Dede torun ilişkisi
Merhaba hunili anneler;
Bugün 21.12.2017
Canım gideli tam 9 yıl oldu.
BERABER GÜLMEYİ ÖZLEDİĞİMİZ İNSANLAR VARDIR,
BAZI SESLERİ ÖZLERİZ
VE MALESEF
Ben öyle bir dedeyle büyüdüm ki Allah herkese nasip etmez. İnanılmaz şanslıydım. Babamın babası yani Hayati dedem, kızlarım dünyaya gelene kadar hayatımın tam merkezinde olan tek insandı. Şimdi kızlarımla birlikte paylaşıyorlar o merkezi. Annemin babasının ise bir dedeliğini görmedim, o da benim bir torunluğumu görmedi. Böylece akraba sıfatı bile konduramıyorum üzerimize. Yanına gitsem belki beni tanımaz bile. Hiç bir zaman da bunun sıkıntısını yaşamadım. Hayati dedem bana başka bir dedenin eksikliğini hiç hissettirmedi. Öyle ki dede sevgisine fazlasıyla doyurdu beni.
Bir gün teyzemle telefonda konuşurken “dede kelimesi nerde geçerse geçsin aklıma senin deden geliyor, ne kadar güzel, Allah herkese arkasında onu böyle seven insanlar bırakmayı nasip etsin.” dedi. İnanılmaz duygulandım.
Dedemin bendeki yerini etrafımdaki her insan bilir. Eğer bilmiyorsa o insan bana yakın bir insan değildir zaten. Kendisini bundan tam 9 yıl önce 21.12.2008 tarihinde kaybettik. O gün hafızamda silik silik duruyor. Düşünmüyorum, düşünsem her ayrıntısını en ince detayına kadar hatırlarım ama bunu kaldıramam. Dedemin vefat ettiği gün etraftaki yabancı insanlar benim eşimin cenazesi var zannetmişler. O gün yanımda olan, yanımda olamayıp, arayıp da ne diyeceğini bilemeyen hiçbir insanı unutmuyorum. En yakın arkadaşlarım hep yanımdalardı. Okulda sadece merhabamın olduğu birkaç arkadaşım da gelmişti. Çoğu benimle hiç konuşamadı çünkü ben sürekli bir ayılıp bir bayılıyordum ama orada olduklarını biliyordum. Hayatımın en acı ve en zor günüydü. Sürekli rüyalarımda görüyordum. Hep ağlayarak uyanıyordum. Dedenle ilgili gördüğüm her rüyayı tarihiyle beraber bir deftere yazdım bugüne kadar. Arada açıp okuyorum. Hiç kaybolmasın o defter hep kitaplığımın bir rafında dursun istiyorum. Üstünden çıkan en son kıyafetlerini ben aldım. Kim bilir kaç gece sarılıp ağlayarak uyumuşumdur.
Dedemin bendeki yerini etrafımdaki her insan bilir. Eğer bilmiyorsa o insan bana yakın bir insan değildir zaten. Kendisini bundan tam 9 yıl önce 21.12.2008 tarihinde kaybettik. O gün hafızamda silik silik duruyor. Düşünmüyorum, düşünsem her ayrıntısını en ince detayına kadar hatırlarım ama bunu kaldıramam. Dedemin vefat ettiği gün etraftaki yabancı insanlar benim eşimin cenazesi var zannetmişler. O gün yanımda olan, yanımda olamayıp, arayıp da ne diyeceğini bilemeyen hiçbir insanı unutmuyorum. En yakın arkadaşlarım hep yanımdalardı. Okulda sadece merhabamın olduğu birkaç arkadaşım da gelmişti. Çoğu benimle hiç konuşamadı çünkü ben sürekli bir ayılıp bir bayılıyordum ama orada olduklarını biliyordum. Hayatımın en acı ve en zor günüydü. Sürekli rüyalarımda görüyordum. Hep ağlayarak uyanıyordum. Dedenle ilgili gördüğüm her rüyayı tarihiyle beraber bir deftere yazdım bugüne kadar. Arada açıp okuyorum. Hiç kaybolmasın o defter hep kitaplığımın bir rafında dursun istiyorum. Üstünden çıkan en son kıyafetlerini ben aldım. Kim bilir kaç gece sarılıp ağlayarak uyumuşumdur.
Dedem benim çocukluğumdu. Taksicilik yapıyordu, sabah beş altı civarı kalkar işine giderdi. Duraktan evi aradığında hep ben açmak isterdim telefonu. Adı Hayati olduğu için hayatım derdim ona. “Efendim hayatım” diye açardım telefonu, oda bir kahkaha atar “vay eşşoğlu eşşek” derdi. Hiç kimsenin dedikodusunu yapmazdı. Biz kadınlar malum pek severiz, babaannem konuşacağı zaman “hanııııım yeter” derdi. Çok duygusal bir insandı bir şey olduğunda hemen o yeşil gözleri doluverirdi.
Her bayram sabahı dedemlerde kahvaltı yapardık. Hiç unutmuyorum bir bayram sabahı yine kahvaltıya gitmiştik ama dedem yoktu. Bize harçlık verebilmek için erkenden çıkıp durağa gitmiş. O kadar çok ağlamıştım ki, çocuk bile olsam dedemle kahvaltı yapmak benim için harçlıktan da, şekerden de daha önemliydi. Çünkü o bana çocukmuşum gibi davranmazdı, koca insanmışım gibi oturtur karşısına gününün nasıl geçtiğini anlatırdı. O yüzden “günün nasıl geçti?” sorusu benim için önemlidir.
Bir keresinde bir arkadaşım “Aşk bence bu, illa iki kişinin birbirine aşık olması demek değil, senin dedene duyduğun şey aşktır.” demişti. Ne kadar doğru bir tespit, ne kadar doğru bir tanım.
Hayatımın en mükemmel insanı şimdi yanımda yok ama hep kalbimde, aklımda, hayatımın her yerinde, her anında hep var.
Kendi babam bizimle fazla oyun oynayamadı. Hep çalışıyordu ve çok yorgun olduğu için eve gelince uyuyordu. Ama şimdi bizimle oynamadığı kadar torunlarıyla oynuyor. Sürekli fotoğraf ve videolarını istiyor. Bir araya geldiğimizde bütün vaktini onlarla geçiriyor. Kızlarımın minnacık çorapları arabasının dikiz aynasında asılı duruyor. Mesela babam eskiden duygularını çok belli etmezdi ama şimdi 'kızlarımı çok özledim.' diye msj atıyor.
Eşimin babası ise tam bir oyuncu. İlk okulda öğrendikleri oyunları, şarkıları ve tekerlemeleri ezbere hatırlıyor. 2-3 akşamda bir ipadden kızlarla görüşüp, oyun oynuyor. Onlara şarkılar söylüyor. En son kızlara şiir yazmış;
Bu şiirleri okuyunca o kadar duygulandım ki anlatamam. Kızlarım da benim gibi müthiş dede sevgisiyle büyüyecekler.
Umuyorum ki Allah'ım hiç bozmasın canım dedelerimizi başımızdan eksik etmesin.
Instagram➡️ @carpiiki





Yorumlar
Yorum Gönder